Seyahat etmek, insanı tekdüzelikten kurtarıp hayata yepyeni bir soluk katıyor. Bu nedenle yolculuk yapmayı, yeni ülkeler ve şehirler görmeyi sen de herkes kadar seviyor olmalısın. Peki, yaşadığın bölgenin havası ve suyuyla bütünleşen biyolojik varlığın bu değişimi nasıl karşılıyor?
Üstelik en büyük organın olup seni çepeçevre saran pek kıymetli cildin, bu değişimin olumsuz yönleriyle doğrudan muhatap oluyor. O halde seyahat keyfini kesintisiz yaşaman için cildini hava değişiminin etkilerinden nasıl koruyabileceğine bir göz atalım değil mi?
Biyolojik saat kavramını daha önce defalarca duymuşsundur. Vücudunun iç ritmini oluşturan bu düzen, dünya üzerinde hangi boylamda yaşıyorsan ona göre işliyor. Özellikle uçak yolculuğu gibi kısa sürede onlarca boylam aştığın seyahatler, bu düzenin aksamasına neden oluyor. Kısaca jet lag olarak ifade edilen bu durum, uyku bozukluğu başta olmak üzere sindirim ve endokrin sistemlerinde de sorunlara yol açabiliyor.
Buna uçaktaki atmosfer ve kabin basıncı da eklendiğinde olumsuz etkiler daha çok artıyor. Ayrıca her ne kadar keyifli bir aktiviteye adım atıyor olsan da yolculuk öncesi ve esnasında stres artışı oluyor. Bu da özellikle kortizol hormonunu yükselterek vücuda ve cilde olumsuz yansıyor. Bunun yanı sıra tükettiğin besinlerin, suyun ve özellikle de havanın birden değişimi; vücuduna deyim yerindeyse şok etkisi yapıyor.
Ülke değişimi sonrası regl düzeninde nasıl sapmalar oluyorsa, aynı hormonal etkiler cilde de yansıyor. İşin içine çevresel etmenler olarak beslenme, su farklılığı ve hava da girdiğinde; ciltte kuruma, pullanma, kaşıntı, yağlanma ve sivilcelenme gibi sorunlar oluşabiliyor.
Bilhassa havanın bu konudaki rolünü azımsamamak gerek. Çünkü ısı, nem oranı, rüzgar ve hepsinden önce UV ışınlarının etkisi ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Ayrıca havada serbestçe dolaşan ve bağışıklığının olmadığı enfeksiyonlar da bir etken. Bu da dahili hastalıklarla birlikte deri hastalıklarına davet çıkarıyor.
Hava değişiminin cilde zararlı etkilerinden korunmak için ilk ve en önemli şartı temizlik oluşturuyor. Çünkü seyahatlerde deri florası bozularak bakterilere karşı savunmasız hale geliyor. Bu nedenle özellikle konaklamanın ilk günlerinde antibakteriyel temizleyicilerle sürekli dezenfekte olmalısın. Bir de cilt temizliğinde şebeke suyu yerine ambalajlı suları kullansan daha iyi olur. Duş için ise banyo tuzları sayesinde vücudunu hem toksinlerden arındırabilir hem de sudaki çeşitli mikroorganizmaların etkisini hafifletebilirsin.
Seyahatler sırasında cildimizi de temizlemeyi, arındırmayı unutmamalıyız. Bizim bu konudaki favorilerimizden biri L'Oréal Paris Değerli Çiçekler serisi. Hem kuru ve hassas ciltlere hem de normal ve karma ciltlere özel tonikleri, temizleme jelleri ile cildimizi nazik şekilde temizleyip rahatlatıyor.
Ürünü burada inceleyebilirsin
Cilt temizleme ürünlerinin beraberinde tonik kullanımı, seyahatlerde hiç olmadığı kadar önem kazanıyor. Çünkü tonikler, antiseptik özelliğiyle cildi dezenfekte ederek cilt temizliğini tamamlıyor. Bu nedenle cilt tipine uygun bir tonik yardımıyla cildini hem temizleyebilir hem de yatıştırabilirsin.
Cildinin gece gündüz nemli kalmasını sağlamak ayrıca önemli. Ancak bu konuda dikkat etmen gereken nokta, seyahat çantana biri yoğun biri jel yapılı iki nemlendirici eklemen… Böylece gideceğin ülkede seyahat bakım rutinini, cildinin göstereceği kuruluk veya yağlanma tepkilerine göre belirleyebilirsin. Gece kullanımı için ise serumları çantandan eksik etmemende de yarar var.
Jel formdaki nemlendiriciler arasında son dönemdeki favorilerimizden biri Garnier Hyaluronik Aloe Jel! Jel formu sayesinde cildimizi rahatlatıyor, ferahlatıyor, cildimizin susuzluğunu gideriyor. Kendisine susayan cildimizin nem kaynağı diyebiliriz! :)
Ürünü burada inceleyebilirsin
İster yazın isterse de kışın seyahat et, gezi sırasında bol bol güneş kremi kullanmayı sakın ihmal etme! Cilt bariyerini hem güneşe hem de diğer çevresel faktörlere karşı güçlendiren güneş kremleri, yolculuğunun hayat kurtarıcı parçası olacak. Tabii güneş kremini iki saatte bir yenilemeyi unutmaman gerekiyor.
Yağlı ve akneye eğilimli cildimiz için bizim favori güneş koruyucularımızdan biri La Roche-Posay Anthelios XL Dry Touch SPF+50. Yüzde parlamaya neden olmayan dokusu, yüksek koruması ile cildimizi güneş ışınlarına karşı koruma altına alıyor. Beyaz leke bırakmaması ve çabucak emilmesiyle favorilerimizden!
Hava değişimlerine karşı cildini iyi bir şekilde korumak için cilt bariyerinin güçlenmesine yardımcı olacak yüz serumlarını tercih edebilirsin. Cilt bariyerini güçlendirerek cildinde bir kalkan oluşturabilir ve çevresel faktörlerin cildine zarar vermesine engel olabilirsin. Hyaluronik asit içeren yüz serumlarının bu konuda çok işe yaradıklarını unutma.
Cildini çevresel faktölere karşı korumak için bir süper serum önerimiz var: Kiehl's Vital Skin-Strengthening Super Serum, 11kDa hyaluronik asit ve bitkisel kompleksler içeren formülüyle cilt bariyerinin güçlenmesine yardımcı oluyor. Cildi güçlendirirken aynı zamanda da daha sağlıklı ve ışıltılı olmasını da sağlıyor. Bu süper serum ile cildini güçlendirirken, ince çizgi ve kırışıklık görünümünün azalmasını da sağlayabilirsin.
Bu makaleler de ilgini çekebilir
Soru sormak için üye ol veya giriş yap
Son Aramalarım
Popüler Aramalar
Uygun sonuç bulunamadı!
Lütfen yazım hatalarını kontrol et veya farklı bir arama terimi gir.